Türkiye Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın 20 Mart 2015 tarihli Ukrayna ziyaretini değerlendiren eski Ukrayna İstanbul Başkonsolosu, “Dışişleri Meydanı” Vakfının Yönetim Kurulu Başkanı Bohdan Yaremenko kendi Facebook sayfasında açıklamalarda bulundu:
Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretiyle ilgili basın açıklamasını dikkatlice okuyup, Ukrayna ve Türkiye Cumhurbaşkanlarının ülkeler arasındaki ilişkilere yeni bir başlangıç verdiklerini görüyorum.
Her şey, başkanların görüşmesinin zor ve yoğun olduğunu gösteriyor. İlişkilerimizde çok fazla sorun birikmiş.
Ancak acı gerçek şu ki, uluslararası ilişkilerinin yeni aşaması, ne yeni devlet başkanlarından başlar, ne de eski konulardan.
Basın için dile getirilmiş (ve getirilmemiş) konu listesi ise dünya kadar eskidir. Aslında ikili ilişkilerin gündeminde hiç bir yeni konu meydana getirilmemiş.
İnsani ve diğer yardımları Türkiye Ukrayna’ya daha önce de yapıyordu. Gerçi daha küçük miktarda. Umarım, bu konu Ukrayna diplomasisinde ilişkilerin yeni aşamasının sebebi olarak sayılmaz.
Ukrayna diplomasisinin yapamadığını veya yapmak istemediğini ben yapmaya çalışayım: Ukrayna’nın Türkiye’den en önemli çıkarını belirleyeyim.
Bana göre, bu günlerde bu tek bir konu var, Rusya’ya karşı savaşımızda destek vermesidir. Gerçi Ukrayna’ya lazım olan destek çok yönlü olmalı: hem RF karşı yaptırımlar, hem Karadeniz bölgesinde enerji sektöründe RF’nun zayıflandırılması, hem Kırım Tatarları haklarının savunması ve birçok konu daha.
Tüm konularda Türkiye ancak genel beyanname şeklinde Ukrayna’ya destek veriyor (buna Bizansçılık denir, yani duymak istediğinizi size söyleriz). Gerçek politikaya gelince, hem Kırım ablukası, hem Kırım Tatarlarının koruması, hem enerji konularında Türkiye’nin tutumu, Rusya’nın istediklerine daha yakındır. Türkiye lehine tek, ancak çok ciddi bir kanıt şu ki, Ukrayna’nın kendi tutumu da iki yüzlüdür. Ne Rusya’ya karşı bir abluka veya yaptırım yapmış, ne ilhak edilmiş topraklarında kendi vatandaşlarının haklarını savunabilmiş, ne de RF’dan enerji konusunda bağımsız olmaya çalışmıştır.
Şimdi de tek bir şey tesbit edebiliriz: Karadeniz bölgesinde Ukrayna ve Türkiye giderek birbirinden uzaklaşıyorlar. O kadar uzaklaştılar ki, stratejik ortaklık için belki de hiç bir sebep kalmamıştır.
Pragmatik ortaklık konularına gelince, Erdoğan’ın ziyareti, Ukrayna’daki devrim ve Türkiye’deki seçimler yüzünden durdurulmuş projelerin envanterini yapmaya olanak sağlamıştır.
Serbest ticaret bölgesi, yeni bir konu değildir. Bununla ilgili görüşmelere daha önce katıldım, o zamanlarda Ukrayna Ekonomi Bakanı olan Petro Poroşenko, şeker ve bazı diğer ürün ticaretiyle ilgili Ukrayna’nın çıkarlarını savunmuştu. İtiraf etmek gerekir ki, Türk tarafından meydana gelen gecikmeler, bazı devlet adamlarının bazı ürün gruplarında kendi çıkarlarını lobi yapmak istediklerine bağlıydı.
Ortak uçak üretimi, 2012 yılının sonbaharından beri gündemdeydi. Korkarım, bu konuda fazla bir şey yapamayız. Bu projeyi oluşturan ve Türk uçak mühendisleriyle bizim Anton mühendisleriyle buluşturan, Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğunun eski ekonomi konsolosu Hryhorii Boiko yazın 2014 yılında hem diplomasi, hem de devlet memurluğunda gereksiz olmuştur. Ondan başkası da bu konuya hakim değildir. Ayrıca, bu projenin geleceğini, Ukrayna’daki her iktidarın Antonov’u reforma tabi tutma isteği yok edebilir.
Türklerin önerdikleri askeri ve yüksek teknoloji konusunda diğer birçok ortaklık projeleri, genellikle Ukrayna ortaklarının finansman veya kurumsal kültür eksikliğine dayanıyordu. Bu projelerin geleceğine inanmam için Ukrayna’nın, devlet savunma siparişlerini oluşturup, gerçekleştirmeyi öğrenmesi gerekiyor.
Ukrayna Türkiye’ye her zaman petrol ve gaz boru hatlarının inşaatına katılımından bahsediyor. Böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünüyorum, ancak Türkiye’nin değil, Rusya’nın taşeronu veya tedarikçisi olarak.
Ayrıca biz, Ukrayna, Turkcell’in Ukrayna’ya yaptığı yatırımlar için Erdoğan’ı övüyoruz. Ancak Turkcell’in kurucusu ve halen hissedarlardan biri Mehmet Karamehmet adlı iş adamı, kaderin istihzası, Erdoğan’ın muarızı ve eleştiricisidir. Yani, Turkcell’in yatırımları için Erdoğan’a teşekkür etmek, Akhmetov, Pinçuk ve Kolomoyskiy iş adamlarının yaptıkları yatırımlar için Poroşenko’ya teşekkür etmek gibi bir şeydir.
Ziyaret sonucunda belgelerde başka konu da kalmadı. Yani, Ukrayna-Türkiye ilişkilerinde yenilikler, aslında pek unutulmamış eskiliklerdir.
BLACKSEANEWS baş editörü, Kırım uzmanı Andriy Klimenko ise, Erdoğan’ın ziyaretine ilişkin kendi FACEBOOK sayfasında ikili görüşmeyi başarısız olarak değerlendirdi. – “Türk Akımı” konusuyla ilgili sert sözlerin ortalığa atılması, Poroşenko’nun cepheden baskısı ve Erdoğan’ın “akım”ı kabul etmesi, bize birçok şey anlatıyor. Ukrayna’ya verdiği 50 milyon dolar kredisi de, bu sene G20’de (!!) başkanlık yapacak ülkeden (bunu pek kimse bilmez) alay ve hakaret gibi geldi… Sonuç: Ukrayna liderlerinin kafası yerinde ise, Türkiye ile ilişkilerimizin tam olarak yeniden başlatılması gerekiyor. Yoksa düşmanımızın dostu ve ortağı ne şekilde dostumuz olacak, değil mi??
Aynı zamanda TSN TV kanalında bu görüşmeyle ilgili şöyle konuştu: Türkiye’nin dış politikasını Bizansçılık olarak değerlendiriyorum, konuşmalarda Türkiye, Birleşmiş Milletlerin Kırım’ın ilhakının yasadışı olduğunu kabul etmesini onaylamış, ancak fiilen Kırım’ın ilhakını kabul etmiştir. Her gün internet sitesi BlackSeaNews, Kırım’ın deniz ablukasının ihlaliyle ilgili bilgi alıyor. Türkiye, Rusya’dan sonra en büyük ihlalcıdır. Türkiye halen Yevpatoriya feribot seferlerini destekliyor. İlhaktan tam bir yıl sonra Türkiye, Yalta istikametinde düzenli ticari yük seferlerini yeniden başlattı. Fiilen Türkiye, en hafif deyimiyle Ukrayna’nın dostu olarak değil, Rusya’nın dostu olarak davranıyor.
No Responses to “Türkiye, Ukrayna’nın Dostu Mu…”